Basın Açıklaması
Değerli Basın Mensupları,
İktidarın on yıldır uyguladığı Sağlıkta Dönüşüm Programının sonuçlarının etkilerini; hastalar, sağlık kurumları ve çalışanları olarak artık belirgin biçimde görüyoruz.
Sağlığa ulaşımın önündeki engeller azaltılırken bu sistemin finansal yükünün giderek arttığı da bir gerçektir. OECD standartlarına ulaşmamış olan ülkemizin artan sağlık harcamaları, liberal piyasacı anlayış tarafından özel sektöre kanalize edilmiştir. İlaç tüketimi iki katına yükselmesine karşın ilaç harcamalarının Gayrisafi Milli Hasılaya oranı, 2003 yılının gerisine düşmüştür. Bütçenin kara deliği olarak gösterilen sağlık giderlerine iktidarca 2009 yılında Global Bütçe ile sınırlama getirilmiştir.
Bu süreçte eczane ve sağlık çalışanlarının koşulları ağırlaşırken, yurttaşın ödediği primler dışında, sağlığa olan maddi katkısı da giderek artmaya başlamıştır. Geçen yılın sonunda açıklanan Sağlıkta 2014 Programı sıkılaştırma tedbirleri ile ilaç konusunda da yeni yüklerle karşılaşacağımıza işaret etmektedir.
On yılın sonunda gelinen ve öne çıkan nokta ile sağlık politikalarının ve sağlık-sosyal güvenlik ilişkisinin karar vericisi, ekonomi politikalarını belirleyen irade olduğu açık ve net bir biçimde görülmektedir. Sağlıktan ve ilaçtan yapılacak tasarrufa bir işletmeci mantığıyla yaklaşılmaktadır.
Değerli Basın Mensupları;
Bugün biz eczacılar ve hastalarımız bu ekonomi temelli sağlık politikalarının sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılmaktayız.
Hastalar açısından bugün ülkemizde sağlık hizmet sunucuları veya eczaneler aracılığıyla SGK tarafından tahsil ettirilen bedeller şunlardır:
- İlaç katılım payı (Yüzde 10-20)
- Muayene katılım payı (5-12 lira)
- Reçete ücreti (3 lira)
- Eşdeğer ilaç fiyat farkı
- Kutu başına ilave 1 TL (3. kutudan sonra)
- Özel hastane fark ücreti (yüzde 200e kadar)
- Tetkik fark ücreti (Her tetkik ödenmiyor, farkı alınıyor)
- Erken muayene fark ücreti
- Öncelikli tetkik ücreti
- İstisnai sağlık hizmeti (Laparoskopik cerrahi gibi yöntemler için bile fark talep ediliyor)
Cepten sağlık ödemeleri adı altında alınan ve sürekli artan bu ücretlerle varılmak istenen rota bellidir. Hükümetin sağlıkta temel teminat paketi oluşturarak kapsam dışına aldığı ve alacağı hizmetler ve ücretler için tamamlayıcı sağlık sigortasını devreye sokmak istediği bilinmektedir. Bunun sonucunda; sağlık hizmeti almak için halkın cepten ödemelerinin daha da artacağı ortadadır. Tamamlayıcı sağlık sigortası vatandaş için fazladan ödeme yükü, özel sigorta şirketleri için ise yeni bir kâr kapısı olarak karşımıza gelecektir.
Değerli Basın Mensupları;
Bugünlerde iki yeni uygulama hayata geçirilecek, böylece vatandaşın cepten sağlık harcamaları daha da artacaktır.
Bu uygulamaların birincisi; SGK tarafından yapılan değişiklikle 15 kalem etken maddeyi kapsayan ilaç gruplarında 1 Ekimde yani yarın başlatılması planlanan taban fiyat uygulamasıdır.
İkincisi ise 25 Eylül tarihi itibarıyla ülkemizde bulunmayan, ithal edilerek yurtdışından getirilen kanser dâhil pek çok kronik hastalıkta kullanılan ilaçların başvurularının yurt genelindeki eczanelere yapılacak olmasıdır.
Taban fiyat uygulaması ile aynı etken maddeyi içeren eşdeğer grup içinde en ucuz olan ilaç SGK tarafından ödenecek, bu fiyatın üstündeki ilaçlar içinse hastalar cepten daha fazla ödeme yapmak zorunda kalacaklardır. Bunun da adı, katlanarak artan ilaç fiyat farkıdır. Sözü edilen 15 kalem ilaçtaki taban fiyatı temel alan ödemeye dâhil olan ilaçların toplam tüketim içindeki yeri yaklaşık %5tir. Ancak SGK tarafından yapılan açıklamada görüldüğü gibi bu etken madde gruplarının önümüzdeki süreçte sayısı