BİRLİKTELİĞİMİZ GÜCÜMÜZDÜR !


ülkemizde  uzun zamandır ısrar edilen tasarruf amaçlı  politikalar  sonrasında, artan nüfusa karşın sağlık hizmetlerini daha az para ile sürdürme yaklaşımında ısrar ediliyor. Bizler de  “yaşamın temeli sağlıktır ve sağlıktan tasarruf olmaz” diye uyarmaya devam ediyoruz.

Sağlık hizmetlerinde niteliğin değil tasarrufun   öncelendiği bu sıkıntılı sürecin sonrasında ;
sağlık hizmetlerinin piyasalaştığı, çalışanlarının emeğinin değersizleştiği, hastaların müşteri olarak görüldüğü ve  vatandaşın sağlık hizmeti alırken her geçen gün daha fazla para ödediği  olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor.

Pazarının yaklaşık olarak yarısını ithal ilaçların oluşturduğu  ülkemizde  ilaç fiyatları üzerine yıllardır  uygulanan baskı ve 2.69 TL’ye sabitlenen  Euro kuru sonrasında  özellikle yaşamsal öneme sahip bir çok ilacın bulunamadığı ve yoklar listesinin her geçen gün arttığı süreçleri yaşıyoruz.

Tüm bu yaşananların yanı sıra tüm sektörleri etkileyen ekonomik kriz, dövizdeki dalgalanma  ve artan kredi faizleri sonrasında eczaneler dışında kalan sektörün diğer bileşenleri satış koşullarında yaptıkları düzenlemeler ile kendilerini koruyacak önlemleri hızla almaya başladılar.

Şubat 2019 tarihinde gerçekleşecek ilaç fiyat zammını bekleyen üretici firmalar satış koşullarını gözden geçirerek önlemler alırken dağıtım kuruluşları da vadelerde değişiklikler yaparak kendilerini koruyacak adımları attılar. İlaç dışı sağlık ürünlerine ise ardı ardına zamlar yapılıyor.

Bu süreçte eczanelerdeki ekonomik sorunlar biraz daha derinleşti. Bir çoğu krizi bahane ederek abartılı oranlarda  yapılmış olsa da yaşamımızı sürdürmek için gereken her şeyin fiyatı ve işletme giderlerimizin hızla arttığı  günleri yaşıyoruz.

Tam da bu kadar sıkıntılı süreçlerden geçerken bazı firmalar çıkıyor ve yıllardır eczanelerden halka sunarak güven oluşturduğu ürünlerini bundan sonra eczane dışında da satma kararı alıyor.

üstelik bu garip hamleyi kısa bir süre önce ilaç olarak ruhsatlandırılan ama sonrasında kozmetik ruhsatı  alınan bu ürünleri hekim ve eczacı kontrolünden uzakta sadece daha çok satabilmek için yapıyor.

Sağlık okur-yazarlığının oldukça düşük olduğu ülkemizde insan sağlığını doğrudan ilgilen ürünlerin eczane dışında satılması ve bilinçsizce kullanılmasının yaratacağı olumsuzlukları hepimiz iyi biliyoruz.

İşte bu yüzden de ülkemizin dört bir yanında görev yapan meslektaşlarımız gereken tepkiyi gösterdiler. Halkımızın en kolay ulaşabildiği sağlık merkezleri olan eczanelerde halk sağlığını hiçe sayan bu firmalara tepki çığ gibi büyüyor  ve inanılmaz bir karşı duruş sergileniyor.

Gariptir ki , son yılların en yoğun  ilaç dışı sağlık ürünü reklamları  günlerdir televizyonlarda dönüyor. Bu da yetmeyince panik halinde alınmış kararlar ile satış koşullarında görülmemiş kampanyalar ve abartlı mf’ler  gündeme taşınıyor.
Tek amaç eczacıların birlikteliğinden gelen gücü etkisiz kılmak ve daha çok satmak...

Kapitalizmin klasik hamleleri ile meslektaşlarımızın karşı duruşunu parasal değerleri kullanarak etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Ama bilmiyorlar ki bizler paradan daha  önce insan sağlığını önemseyen bir meslek grubuyuz.

Biz eczacılar bir çok kesime örnek olmuş örgütlü  yapımız ve her zamanki gibi halk sağlığını önceleyen duruşumuz ile tavrımızı net olarak ortaya koyuyoruz. Çok iyi biliyoruz ki en önemli gücümüz birlikteliğimizdir…

Bu konuyla ilgili defalarca dile getirdiğimiz kalıcı çözüm önerimiz de bellidir. İnsan sağlığını doğrudan ilgilendiren tüm ürünler ruhsatlarını sadece “Sağlık Bakanlığı”ndan almalı ,bu ürünler sadece eczanelerde ve eczacı danışmanlığında halka sunulmalıdır.

 

Saygılarımla…

Ecz. Tuncay Sayılkan