BUNUN ADI ZULÜMDÜR !
Eczacılık tarihinin en zor dönemini birlikte yaşıyoruz.İlaç fiyatlarındaki düşüş nedeniyle stoklarımızdaki ilaçların bedelsiz kamulaştırılmasından dolayı zarar görüyoruz.Geri ödemeler zamanında yapılmıyor,hemen her gün yeni bir uygulama ile karşılaşıyoruz ve bu koşullar altında halk sağlığına hizmet etmeye çalışıyoruz.Hiç bir dönemde bir meslek grubunun üzerine bu kadar gidilmemiştir.Kim ne derse desin Eczacılık mesleğinin geçmişinde böylesine bir zulüm görülmemiştir.
Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı bir tebliğ ile yıllardı süregelen eşdeğer ilaç kavramı değişiyor, kurumların otomasyon programlarında anlaşılmaz bir uygulama ile inanılmaz farklar oluşuyor.1-Temmuz'dan itibaren hemen her eczanede hasta ile eczacı karşı karşıya kalıyor ve olup biteni açıklamakta güçlük yaşıyor.
Devamında ise , ilaçlarda yapılan fiyat indirimi ile eczanelerin stoklarında %8.83'lük oranında kelimenin tam anlamıyla bedelsiz kamulaştırma yapılıyor.
Bedelini , vergisini ,KDV sini ödediğimiz ilaçlarımızın önemli bir kısmı buharlaşıyor.Daha önce de vurguladığımız gibi , bu oran neredeyse ülkemizdeki bir yıllık enflasyon oranına eşit.
Aslında bu indirim yaşanmadan daha önce önlem alınmalı, eczaneler sahipsiz bırakılmamalıydı. Ne yazık ki , Eczacı Odalarının dışında bu olayla ilgili tepki veren olmadı Ama ,artık bugün ne yapılabilir onu tartışmalıyız.
Bazı firmalar indirimden önceki kısıtlı bir dönemi göz önüne alarak eczanelerin kayıplarını karşılayacaklarını ifade ettiler. Ancak, ilaç fiyatlarındaki indirim nedeniyle birçok meslektaşımızın son dönemde ilaç alımlarını minimum indirdikleri için bu yöntem yetersiz kalıyor.Kaldı ki ilaç firmalarının bir çoğundan bu konuda tek bir açıklama bile yapılmadı.Yani firmaların keyfiyetine bağlı bu yöntem bizlerin sıkıntısını tam anlamıyla çözmüyor.
En akılcı çözüm eczanelere makul bir geçiş süresi tanınmasıydı.Dağıtım kuruluşlarından yeni fiyatla gelen ilaçların geçiş süresi boyunca eski fiyattan kabul edilmesi sağlanarak eczane stoklarında oluşacak kayıpların önemli bir kısmı engellenebilirdi.Ne yazıkki bunun için çok geç.
Geriye iki yöntem kalıyor. Birinci yöntem ; ilaç dağıtım kuruluşlarına tüm ilaçlar için 14 Temmuz tarihli iade faturası kesilmesi ve dağıtım kuruluşlarının 15-Temmuz tarihli fatura ile aynı ilaçları eczaneye yeni fiyatlardan fatura etmesiydi.Ancak bu durum beraberinde dağıtım kuruluşlarının ve özellikle eczacı kooperatiflerinin sıkıntı yaşaması gerçeğini getiriyor.Çünkü firmalar bu tür iade uygulaması sonrası dağıtım kuruluşlarının iade taleplerine soğuk bakıyorlar.Dağıtım kuruluşlarının bu yükü kaldırması da pek mümkün görünmüyor.
Bu durumda yapılabilirliği olan bir tek yöntem kalıyor ve ilaç fiyatlarında yaşanan indirim oranının eczane muhasebesinde dönem zararı olarak kabul edilmesi en akılcı yol olarak karşımıza çıkıyor.
Bunun için de eczanelerin bu döneme ait envanterlerinin çıkarılmış olması zorunlu . Ayrıca bu uygulamanın gerçekleşebilmesi için de Maliye Bakanlığı'nın onay vermesi gerekiyor.
Gelinen bu noktada , yaşanan tüm olumsuzluklar ardı ardına eczanelerin üzerine kara bulutlar gibi çökmüştür. Son dönemde gelişen tüm koşullar ne yazık ki , eczanelerin aleyhinde gerçekleşmekte ve binlerce Eczacının feryadına karşın hiçbir şey değişmemektedir.
Peki bizler şikayet etmenin dışında ne yapabiliriz?
Haklılığımızı öncelikle halka çok iyi anlatmak da zorundayız.İlacın ucuz olmasına değil sadece mevcut sermayelerimizde yapılan bedelsiz kamulaştırmaya karşı olduğumuzun altını çizmeliyiz.
Önümüzdeki bu zor dönemi hep birlikte ve en az hasarla atlatarak herşeye rağmen ayakta kalmak zorundayız.
Devamında ise ;eczacı tabanının sıkıntılarını ve sorunlarını iyi bilen ,eczacıya her koşulda sahip çıkan , eczacıların sorunlarını çözmek için mücadele eden ve gerektiğinde kararlı karşı duruş sergileyebilen bir yapı oluşturmak zorundayız.Bunun için bahaneler üre