İzmir Tabip Odası - İzmir Eczacı Odası Ortak Basın Açıklaması (17.10.2008)


 

 

“YENİ SAĞLIK UYGULAMATEBLİĞİ (SUT)”
SAĞLIKTA DÖNüŞüM PROJESİNDE
REKLAMLAR DÖNEMİ BİTİYOR!
ASIL FİLMİ İZLEMEYE BAŞLIYORUZ!

 

29 Eylül’de yeni Sağlık Uygulama Tebliği Resmi Gazete’de yayınlandı. 1 Ekim’de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu yürürlüğe girdi ve yurttaşlarımız bayram tatilinden sonra eczanelere gittiklerinde hükümetin bayram sürprizlerini yaşamaya başladı.

Gelişmekte olan ekonomik kriz nedeniyle, sağlık ve sosyal güvenlik alanında daha da sürprizler yaşanacaktır. Çünkü, bu uygulamaları reklamlarla sürdürmek giderek daha fazla zorlaşacak, acı gerçeklerle karşı karşıya kalınacaktır.

Çalışma Bakanı Sn. Faruk ÇELİK, iktidarın sağlık ve sosyal güvenlik alanına temel bakış açısını, yaptığı açıklama ile gayet net biçimde ifade etmiştir; “Sağlık alanındaki harcamaları kısmak için Sağlık Uygulama Tebliğini yürürlüğe soktuk” (14 Ekim 2008 tarihli gazeteler)

Sosyal devlet anlayışı yıkılmıştır. Sağlık ve sosyal güvenlik, piyasa ve kar anlayışıyla yönetilmektedir. Böyle olunca, temel amaç, yurttaşların sağlık ve sosyal güvencesinin sağlanması değil, karı esas alan bir piyasa ortamı yaratmak olmaktadır. Bu politikadan esas olarak yarar görenler, ilaç ve tıbbi teknoloji tekelleri, yabancı ortaklı dev hastane zincirleri olmaktadır. Zarar görenler ise, başta hastalar olmak üzere yurttaşlar, hekimler ve sağlık çalışanları, hekimlerin bir araya gelerek oluşturdukları özel sağlık kurumları, belli çevrelerle ortaklığı olmayan özel hastanelerdir.

Kamu sağlık sistemini özelleştirme politikaları uygulamaya koyulmuş, hastaneler kazandıkları para ölçüsünde değerlendirilmeye başlanmış, bütün harcamalar döner sermayeye dayanır hale getirilmiştir. Şimdi ekonomik kriz derinleştikçe hastane hizmetlerinin nasıl sürdürülebileceği tartışılmaya başlanmıştır.

Özel sağlık sektörü teşvik edilmiştir. Bu alanda yatırımlar yapılmıştır. Şimdi özel sağlık sektöründen feryatlar yükselmeye başlamıştır.

Hükümetin sağlıkta dönüşüm projesinin ve günü birlik uygulamalarının, kamu ve özel sağlık sektörünü nasıl bir karmaşaya sürüklemekte olduğu adım adım her gün, daha açık bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Her zaman olduğu gibi fatura, esas olarak, yurttaşlarımıza, hastalarımıza çıkmaktadır. Sonra adım adım hekimlere, sağlık çalışanlarına, tahsildar gibi ilaç parası toplatılan eczacılara, hekimlerin kurduğu sağlık kurumlarına çıkacaktır.

Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) görüldüğü gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu sağlık alanındaki bütün fiyatları belirleme yetkisine sahip olmuştu. Bu yetkiyi kullanırken meslek örgütü ve benzeri diğer kurumların ancak görüşünü sormaktadır.

Bunun sonucu ne olmuştur? Ayaktan muayenelerde 2,00 YTL olan katılım payı özel kurumlara başvuranlarda 5 katı (10,00 YTL), hastanelerde ise 2 ila 3 katı arttırılmıştır (4,00-6,00 YTL). Kendisine reçete yazılsın, yazılmasın her hasta bu katılım paylarını ödeyecektir. 10,, YTL’lik ilaç alacak hasta, 10,00 YTL katılım payı ödemektedir. Katılım payı, her yıl, yeniden değerleme oranı kadar arttırılacaktır. Sağlıkta dönüşüm projesinin esas ilkesinin vatandaşın cebine el atmak olduğu gerçeği adım adım toplum tarafından görülmektedir. Eczanelerde reçetesini yırtan ve eczacı arkadaşlarımızla tartışan yurttaşlarımızı her gün izlemekteyiz.

Katılım payı acillerde uygulanmayacaktır. Şimdiden uyarıyoruz. Katılım payı ödemek istemeyenlerin yoğun başvurusu ile ACİLLERDE zor koşullarda sürdürülen HİZMETLER ÇÖKECEKTİR. Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN’ın 26.06.2008 tarihli genelgesi, hast