KIRMIZI ÇİZGİLER


Eczacılık mesleğinin bugünü ve yarınını yakından ilgilendiren 6197 sayılı yasanın güncellenmesi çalışmalarının hız kazandığı bir süreçte ,eczacı odalarının ısrarlı talepleri dikkate alındı ve 27-28 Temmuz 2006 tarihlerinde yasa taslağının değerlendirildiği toplantı gerçekleşti.Toplantıya katılan herkesin vazgeçilmezlerimiz olarak vurguladığı iki önemli konu öne çıktı.


1.Yasada ‘’eczanenin sahibi ve mesul müdürü eczacıdır’’hükmü değişmeden kalmalıdır.

2.Eczane açılışlarında eczacı odalarından uygunluk belgesi istenmesi zorunluluğu yasada yer almalıdır.

Bir çok konuda farklı değerlendirmelerimiz ve fikir ayrılıklarımız olsa da hemfikir olduğumuz bu iki önemli konu da mesleğimizin geleceği için büyük önem taşımaktadır. Bizler muvazza ile mücadelede eczacı odalarının yetkilerinin artırılmasını talep ederken ,taslağın son şeklinde eczacı odalarından görüş istenmesi ile ilgili bölümün bulunmaması ciddi sıkıntılar yaratacaktır.

TEB yöneticileri ve Eczacı odalarının başkanları 15 Ağustos 2006 Salı günü Sağlık Bakanı’na yasayla ilgili görüşlerini bildirip vazgeçilmezlerimizi ya da moda deyimle kırmızı çizgilerimizi aktaracaklar. Eczacılık mesleğinin sürdürülebilmesi ve halka sunulan sağlık hizmetinin niteliğinin artırılması için bu iki konunun önemini ve kararlılıklarını sergileyecekler.

Son günlerde kaygılarımızı artıran gelişmeler yaşanıyor.Bazı ilaçlar geri ödeme kapsamından çıkarılırken OTC listesi şekilleniyor , zincir eczane senaryoları konuşuluyor.Eczacı olmadığı halde eczane sahibi olmak isteyenlere her geçen gün yeni isimler ekleniyor.

Sağlık hizmetlerinde aksaklık yaratan ve sadece tasarruf amaçlı kararlar da sıkıntıyı artırıyor. Görünen o ki bedeli ödenmeyecek ilaçlar listeleri GSS uygulamasına kadar artarak devam edecek.1 Ağustos 2006 dan itibaren bedeli ödenmeyecek ilaç listesinin yayınlanması ve 1 Temmuz tebliğinin hemen ardından tüm hekim ve eczacı örgütleri,sendikalar ve bazı siyasi partiler ‘’sağlıktan tasarruf olmaz’’ söylemi ile yaşanan olumsuzlukları kamuoyuna taşıdılar.

Sağlık alanında salt tasarrufun hedeflenmesinin yanlış olduğunu ,yapılması gerekenin sağlık harcamalarının denetlenmesi ve ilaç israfının engellenerek akılcı ilaç kullanımının sağlanması olduğunu dile getirdiler.Halk sağlığını doğrudan ilgilendiren konularda hekim ve eczacı örgütlerinin görüşlerinin alınmasının ne denli önemli olduğunu tek ses olarak vurguladılar.Ortak tavrın amacı, yapılan yanlışlığın vurgulanmasının yanı sıra önümüzdeki günlerde yaşanması muhtemel olumsuzlukların engellenmesidir.

Tüm bunlar olup biterken sayıları çok az da olsa çatlak sesler de çıkmadı değil. Kendilerini otorite sanan çok bilenler (!) ürettikleri ‘’zihni sinir’’projeleri ile sağlıktan daha çok tasarrufun nasıl yapılabileceğini belirttiler. Aslında onların niyetlerini hepimiz iyi biliyoruz. Bazı ilaç firmalarına yakınlığı ile tanınan bu şahsiyetlere ister ‘’sahibinin sesi’’deyin ,isterseniz ‘’lejyoner’’ tanımlamasını yapın ama onları fazla ciddiye almayın.

ülkemizde sağlıkta yaşanan değişim süreci beklenenden de uzun sürecek gibi görünüyor.Yaşanan bu süreçte değişimin yükü ağırlıklı olarak eczacıların omuzlarına bırakılmıştır.Bu zorlu dönemde sektörün bileşenleri ile takım oyunu oynamak kaçınılmazdır.Ancak bu birliktelikte olması gereken temel unsur samimiyettir.

Bu ülkede yaşanan ekonomik sıkıntıları yakından izleyen bizler gelecek günlerin nelere gebe olduğunu iyi biliyoruz.Bu nedenle sağlık hizmetlerinin kesintiye uğramaması ve devletin kaynaklarının doğru kullanılması noktasında tüm kesimler üzerine düşenleri yerine getirmeli ve risk paylaşılmalıdır.

Sağlıkla ilgili yaşanan sıkıntıları ve doğrularımızı birlikte oluşturmalı ,kararlılıkla dile getirmeliyiz.

Birlikte yapacağımız her hamle mesleğimizin sürdürülebilmesi,ülke insanına sunulan hiz