PARAN KADAR SAĞLIK !


Geçtiğimiz günlerde İzmir milletvekili sayın Dr.Aytun Çıray Meclis’te verdiği soru önergesi ile 2012 yılında vatandaştan alınan muayene katkı payı tutarının açıklanmasını istedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Faruk Çelik soru önergesine verdiği cevapta , 2012 yılı için vatandaştan toplanan muayene katkı payı tutarının 2 milyar 132 milyon TL olduğunu açıkladı.Gariptir bu önemli rakamsal veri meslek örgütlerince yeterince sorgulanmadı ve medyada aynı bakanın asgari ücretle geçinilebilir söylemi kadar ilgi görmedi.

Oysa bu paranın toplanmasına kerhen aracılık eden bizlerin sağlık hizmetlerinin her geçen yıl biraz daha paralı hale gelmesine dikkat çekmemiz  ve konuyla ilgili bazı gerçekleri ortaya koymamız gerekiyordu.

Öncelikle vatandaştan alınan muayene ücretinin, kurum tarafından sadece isim değişikliği yapılarak;    ‘’muayene katkı payı’’ ve ‘’ reçete katkı payı’’ olarak ikiye ayrıldığını , açıklanan rakamın içerisinde reçete katkı payının var olup olmadığını sorgulamamız gerekiyordu.

Ayrıca, 2012 yılı başında uygulanmaya başlanan, aile hekimi reçetelerinde ‘’reçete katkı payı ‘’ adı altında alınan 3 TL ve üç  kutu ilaçtan sonra her bir kutu ilaç için 1 TL’lik bedelin bu hesapta yer alıp almadığı da sorulmalıydı. Yani bu süreçte vatandaşın cebinden çıkan paranın , açıklanan rakamın çok üzerinde olduğuna dikkat çekmeliydik.

Daha da önemlisi, vatandaşın cebinden alınan bu paranın hangi alanda kullanıldığının ve sağlık hizmetleri için oluşturulan bütçeye aktarılıp aktarılmadığının sorgulanmasıydı.
Anayasasında ‘’sosyal devlet ‘’ vurgusu olan bir ülkede sağlık hizmetlerinin her geçen gün biraz daha paralı hale gelmesi, vatandaşın sağlık hizmeti alırken cebinden her geçen yıl daha fazla para çıkması,ödenen paraların takibinin yapılamaması ve herkese parası kadar sağlık noktasına gelinmesi sağlık çalışanları için kabul edilemez.

En acı olanı da ,bu paranın vatandaştan tahsili sürecinde yaşadığımız sorunlar,tanık olduğumuz acı tablolar ve yaşadığımız deneyimlerden geriye kalanlardır.ülkemizde sağlığın yönetimi ve finansmanının planlanmasında yapılan yanlışların devamında 75 milyonluk nüfusa sunulan sağlık hizmetleri ancak vatandaşın cebinden ciddi paralar ödenerek alınabilmektedir.

Bu gün sağlık hizmetlerinin paralı hale gelmesi ,ekonomik koşullarına göre herkesin farklı sağlık hizmeti alır hale gelinmesi çoğu kesimlerce kabullenilmiş görülüyor.Sosyal devlet ilkesine aykırı olarak vatandaşa ek yük getirecek olan tamamlayıcı sağlık sigortası ise cazip bir uygulamaymış gibi sunuluyor.

Kısa bir süre önce kamu - özel ortaklığı ile yapılacak şehir hastanelerinin kurulmasının önünü açan yasa yürürlüğe girdi. Böylece de devletin  sağlık hizmetlerinden çekilerek, sosyal devletin gereği olarak kamusal olması gereken bu önemli  alanın  özel sektöre devredilme sürecinde son aşama da hızla tamamlanmış oldu.

Sağlıkta dönüşüm programının başladığı günden bu yana  ,hemen her ortamda bu uygulamaların sonucunda adım adım herkese parası kadar sağlık noktasına gelineceği uyarısını yaptık.Ama yaklaşık sekiz yıldır ısrarla uygulanan program sonunda sağlık çalışanlarının mutsuz ,sağlık hizmetlerinin paralı hale geldiği ve vatandaşın sürekli bedel ödediği açıkça görülüyor.Sektördeki tek mutlu ve kazançlı  kesim ise sanırız özel sağlık kuruluşlarının patronlarıdır.

Tüm taleplerimize karşın, siyasi otorite sağlığın dizaynını sağlık meslek örgütleri ve sağlık çalışanlarının bulunmadığı ortamlarda ,görüş almaya bile gerek duymadan gerçekleştiriyor.

Tam da bu noktada , birinci dereceden sorumluluğu olan sağlık meslek örgütlerinin konuyla ilgili olarak bir kez daha duyarlı kesimler üzerinde farkındalığın hızla artırılması ve  v