SON DÖNEMDE YAŞANANLAR...


SON DÖNEMDE YAŞANANLAR VE SÖZLEŞME SüRECİNDEKİ TALEPLERİMİZ…

Son yıllarda ülkemizde sağlık harcamalarının finansmanı , prime dayalı oluşan bütçenin aralarında sağlık pratiğinden gelen kimsenin olmadığı ‘’ekonomi koordinasyon kurulu’’nca onaylanması sonrasında belirleniyor. Genel bütçedeki her harcamada olduğu gibi sağlık harcamalarında da mali disiplin ya da cari açığı kapatmak gibi farklı baskılar ve tasarruf ısrarı etkili oluyor.

ülkemizde sağlık harcamaları için ‘’global bütçe’’ belirlenirken ;
-yıllık nüfus artışı,
-yaşlanan nüfus  ve ortalama yaşam süresinin artması,
-doktora,ilaca ve sağlık hizmetlerine ulaşımın kolaylaşması,
-geçmişe oranla bebek ölümlerinde ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle ölüm vakalarındaki ciddi azalma ,
-yeni teknoloji ve yüksek fiyatlı ilaçların piyasada yerini alması,
- olası salgın hastalıkların getireceği ek yük gibi etkenler değil, ağırlıklı olarak mali kaygılar belirleyici olmaktadır.

Yıllardır ilaç üreticileri ,eczacılar ve vatandaştan sürekli özveri istenerek bu günlere gelindi.Her yıl fiyat indirimleri yaparak,KKİ’ larını artırarak ve muayene katkı paylarını artırarak hedeflenen bütçeyi tutturmayı amaçlayan  yöntemin doğru ve sağlıklı olmadığı gün gibi ortadadır.

Son olarak 341 kalem ilaçta ilaç üreticilerinin SGK’nun dayattığı yeni indirimleri reddetmesi ile eczaneler bir ay boyunca zararına ilaç hizmetini sürdürmüşlerdir.Bu sorun çözülmüş gibi gösterilmeye çalışılsa da, indirim oranlarında geri adım atılarak sadece belli bir grup ilaçta sorun çözülmüş ya da kısmi çözüm sağlanmıştır.
18.Kasım.2011 sonrasında yaşanan kaotik ortam önümüzdeki yıllarda sağlık hizmetlerinin finansmanı belirlenirken , geçmişte örneklerine sıkça rastladığımız ‘’ ben yaptım oldu ‘’ mantığı ile hareket edilmesi halinde çok daha ciddi krizlerin habercisi niteliğindedir.Kamunun her yıl biraz daha indirim dayatmasına ilaç firmaları bu kez sıcak bakmamış ve adım adım eski ıskontolara dönülmüştür. 

Bu süreçte bir kez daha görülmüştür ki ;  vatandaşı ilaçsız bırakmama, tedavisini aksatmama misyonu sadece ve sadece biz eczacıların omuzlarında kalmıştır. Her yıl biraz daha küçülen ,cirosu ve karlılığı sürekli azalırken ,işletme giderleri hızla artan ve ayakta kalma savaşı veren eczaneler bu süreçte ,vatandaşa zararına ilaç hizmeti sunmak zorunda kalmışlardır. Ne siyasi otorite,ne sağlık otoritesi,ne ilaç üreticileri,ne dağıtım kuruluşları bu konuda özveride bulunmamıştır.Hatta eczanelerin zarar etseler bile ilaç hizmetini aksatıp aksatmadıklarının (!)  tespiti için bakanlıkça denetlenmeler bile yapılmıştır.

Son dönemde yaşanan örneklerde görüldüğü üzere , ilaç üreticileri bu kez geçmişte olmadığı kadar birlikte hareket etmektedirler .Bir yandan sağlık otoritesinin dayatmalarına zarar etmemek adına karşı dururken,diğer yandan da eczanelere uyguladıkları satış koşulları değişikliklerinde de birlikte adımlar atmaktadırlar.

Kısacası  ;

 -Sağlık hizmetlerinde tek alıcı konumu biraz daha da netleşen siyasi otorite sağlık hizmetlerinin niteliğini artırmak yerine sürekli tasarrufu önceleyen  politikaları benimsemiştir. Bu uğurda sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılmış , vatandaşın cebinden her geçen gün daha fazla para çıkmasına yol açan muayene katkı payları ile sağlık hizmetleri adım adım paralı hale getirilmiştir.
- İlacı üretenler ise üretimden kaynaklanan vazgeçilmezliğini kullanmanın yanı sıra bu kez birlikte hareket ederek ortak çıkarlarını korumaya  yönelik  adımlar atmaktadır. Hedeflenenin  altında karlılık söz konusu olduğunda , eczanelere yönelik satış koşulları hemen değiştirilmiş ve her zaman olduğu gibi eleman çıkartarak süreci hasarsız atlatılmaya çalışılmıştır.
-Dağıtım kuruluşları da kısmen küçülme çabası başta olmak üzere bazı tedbirler alıyor görünse de , ilaç fiyatlarındaki indirimlerin ve kademe de