TARİHE GEÇMEK


Eczacılık tarihinin en zor dönemlerinden birinin yaşandığı,mesleğimizle ilgili değişim ve dönüşümün bizim dışımızda geliştiği bir süreçte;34. dönem 1. Bölgelerarası Toplantı tüm eczacı odalarının katılımıyla 25-26-27 Haziran 2004 tarihlerinde Çanakkale Eczacı Odası ev sahipliğinde yapıldı.

Toplantı formatı gereği önce T.E.B Merkez Heyeti geçtiğimiz 6 aylık dDöneme ait çalışmalarını aktardı.Eczacı odaları ise görüş ve önerilerini dile getirme fırsatı buldular.Toplantı boyunca ağırlıklı olarak Reçete Kontrol ünitesi uygulaması konuşuldu.Halen pilot uygulamanın sürdüğü illerde yaşanan sıkıntılar anlatıldı.Eczacı odalarının tamamına yakını uygulamaya teorikte karşı olmamakla beraber altyapıdaki aksaklıkların giderilmesini takiben kademeli geçişten yana görüş bildirdiler.

Tartışılan diğer bir önemli konu ise yeni fiyat kararnamesi sonrasında eczanelerde ortaya çıkan kayıpların telafisi için gereken yaklaşımı göstermeyen ilaç firmalarıydı.Bu firmalara karşı tavır alınması konusunda tam anlamıyla fikir birlikteliği oluştu.

Ancak toplantıya damgasını vuran konu SSK ile imzalanması gündemde olan protokol taslağıydı.

İzmir Eczacı Odası olarak, ülke nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan SSK hak sahiplerine serbest eczanelerden ilaç verilmesi konusunun bizler için yaşamsal önem taşıdığını ancak TEB ile SSK arasında 1 yıla yakındır süren görüşmeler ve taslak protokol hakkında Eczacı Odalarına bilgi verilmediğini vurguladık. Devamında ise yaklaşık 30 Eczacı Odası ile birlikte SSK protokolünde gelinen noktanın tüm eczacı odalarına bildirilmesini ve eczacı odalarında oluşacak görüşlerin değerlendirileceği SSK protokolü konulu bir Başkanlar Danışma toplantısının ivedilikle yapılması talebimizi TEB Merkez Heyetine yazılı olarak sunduk.SSK protokolü biz eczacılar için gerçekten büyük önem taşıyor. Bu gelişmeler sonrasında TEB Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Mehmet Domaç toplantı sonunda SSK protolüyle ilgili açıklamalarda bulundu.Buna göre ; SSK mevcut eczanelerini kapatmıyor,

*Yatan hasta reçetelerindeki ilaçlar
*Raporlu ilaçlar,
*Katılım payından muaf ilaçlar,
*SSK listesindeki İlaçlar,
*İş yeri hekimlerinin reçetelerindeki ilaçlar
SSK eczanelerinden verilmeye devam edecektir.Yani,SSK'nn mevcut eczaneleri kapatması söz konusu değil.

Eczanelerin SSK'ya keseceği faturalarda ise ;

*İlaç firması iskontosu,
*Dağıtım kanalı iskontosu,
*Eczane iskontosu
aynı faturada gösterilecek.Eczacı bu 3 iskontonun tutarının düşülmesiyle oluşan rakamı kurumdan tahsil edebilecek.Depocu ve sanayi iskontosunu geri almak için de hizmet faturası kesmek zorunda kalacaktır.Bu da eczanelere ek bir vergi yükü getirecektir.

Burada yapılması gereken sanayi ve depocu iskontosunun eczane faturasında gösterilmeyip,eczane dışında kurum ile ilgili kesimler arasında çözülmesidir.Geri ödemeler için de 45 günlük bir süreç belirlendiği, bir devlet bankası garantörlüğünde geciken her ay için ortaya çıkan faiz yükünün; ilaç sanayi,depocu,SSK ve eczane arasında eşit paylaşılması öngörülüyor.

Sonuç olarak,ilaç sanayinin hem faturada gösterilmek istenen iskontosu hem de ödeme gecikmelerinden doğan gecikme faizini aslında yine biz eczacılar ödeyeceğiz.İlaç alımlarımızdaki vade ve iskonto oranlarında yapılacak değişikliklerle bu sağlanacaktır. SSK ile sözleşme yapmayan meslektaşlarımız da sıkıntıya ortak edilecektir.

Bu denli karmaşık bir sistemin aksamadan nasıl yürüyeceği ise merak konusu.

Yaklaşık 2 katrilyonluk yeni bir pazarın eczanelere sunuluyor olması ilk bakışta cazip gibi görünse de, eczacı haklarının güvence altına alınmadığı,geri ödemede problem yaşanan bir sözleşme bir çok meslektaşımızın mesleki hayatının bitmesine neden olacaktır.Aslında SSK protokolü başta olmak üzere, eczacıların