TEHLİKENİN FARKINDA MIYIZ ?


Özellikle son yıllarda  peş peşe  açılan yeni eczacılık fakültelerinin sağlık hizmetlerine olumsuz yansıyacağı ve mesleğimizin geleceğine ciddi kayıplar yaşatacağını  ısrarla dile getirmemize karşın ,bu konuda henüz somut bir girişimden söz edilemiyor. Günlük sorunların çözümü için çaba sarf ederken , geleceği de doğru ve akılcı öngörülerle şekillendirmek gerekiyor.  

Yeni açılan eczacılık fakültelerinin önemli bir kısmı , vakıf üniversiteleri ve özel üniversiteler tarafından açılmakta. Yani paralı eğitim yapan , kar amaçlı kurumlar. Ancak bu yeni fakülteleri incelediğimizde ise  yeterli eğitmen kadrosuna sahip olmadıklarını da net olarak görüyoruz.

Plansız ve yetersiz akademisyen kadroları ile  açılan eczacılık fakülteleri  bu yönü ile halk sağlığı için de olumsuzluklar hatta ciddi tehlikeleri içermektedir. ülkemizde halkın en kolay ulaştığı sağlık merkezleri olan eczanelerde ilacın uzmanı olarak görev yapacak tüm meslektaşlarımızın yeterli bilgi ve donanıma sahip olması zorunludur.

Diğer taraftan eczane açılışlarına nüfusa dayalı kısıtlama getiren yasal düzenleme sonrasında , sayılarının kırklara ulaştığı ifade edilen yeni fakültelerin de mezun vermeye başlamasını takiben , yılda yaklaşık 3000 yeni eczacı sisteme dahil olacaktır.
Eczane açma şansı azalan ya da kalmayan yeni mezun genç meslektaşlarımız ciddi boyutta işsizlik sorunu yaşayacaklardır.

İşte bu nedenlerden dolayı da son iki yılda üniversiteye giriş sınavları sonrasında eczacılık fakültelerinin puanlarında önemli düşüşler göze çarpmaktadır.

Özellikle sağlık bakanlığına bağlı hastanelerin eczanelerinde mevcut olan eczacı eksikliği , uygar ülkelerde olduğu gibi her 50 yatak için bir eczacı kriterine uygun olarak aşılsa bile işsizlik sorunu artarak sürecektir. Özel hastanelerin eczaneleri ve ilaç üretiminde yeterli istihdam sağlansa ,klinik eczacılık ve onkoloji eczacılığı gibi mesleğimizde uzmanlaşmanın önü açılsa , yardımcı eczacılık yaygınlaşsa da, sorun tamamen çözülemeyecektir.

Yapılması gereken , yeterli akademisyen kadrosu olmayan eczacılık fakültelerinin daha fazla vakit kaybedilmeden kapatılması ve mevcut fakültelerin kontenjanlarının en az  % 50 oranında azaltılmasıdır.

Kaldı ki , 12 Nisan 2014 tarihinde yayınlanan ve meslek yasamızın uygulanmasını netleştirecek ilgili yönetmelik ciddi soru işaretleri ile dolu olup, belli konulardaki  belirsizliği giderememiştir.

Sağlıkta dönüşüm sürecinde en ciddi kayıplara uğrayan eczacıların yakın gelecekte böylesine önemli bir kaosla karşı karşıya kalacağı açıktır. Başta meslek örgütünde görev yapan yani sorumluluk alan yöneticiler ve eczacılık fakültelerindeki akademisyenler olmak üzere sorun yaşanmadan bu günden başlayarak  hızla çözüm üretilmesi için birlikte hareket edilmesi kaçınılmazdır.

Belki de eczacılık mesleğini seçerken bizleri örnek alan genç meslektaşlarımıza çok  daha iyi koşullarda eczacılık yapacakları , eğitimlerinin ve emeklerinin karşılığını alabilecekleri, gelecee güvenle bakabilecekleri  koşulları sağlamak hepimizin görevi olmalıdır.

Hızla çözüm üretilmez ise kısa bir süre sonra binlerce meslektaşımız işsizlik , mesleğimiz de değersizleşme tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır . Günlük sorunlarla ve anlamsız çekişmelerle uğraşmak , ciddi ekonomik sorunlar yaşayan eczanelerin sıkıntılarını çözüyormuş gibi yapmak yerine,  güçlerimizi birleştirerek geleceği birlikte şekillendirmek gerekiyor.

Bu gün kısır çekişmeleri bir kenara bırakmak,  samimiyetle yola çıkmak, çözüme yönelik adım atmak zamanıdır.

Unutmayalım ki kaybedilmiş savaşın kahramanı olmaz.

Saygılarımla…

Ecz.Tuncay Sayılkan